BURDUR+

Romanlar

FAKİR BAYKURT

KARA AHMET DESTANI

Kara Ahmet bir zeki oğlan. Irazca’nın torunu, Bayram’ın “oğluş”u, Haçça’nın “çocca”sı. Karataş köyünde boy verip serpilen, sonra anasıyla, babasıyla, kardeşleriyle şehre göçüp, ninesini köyde yalnız koyuveren bir kara oğlan. Aklı fikri okumakta. Tek gayesi bir gün kaymakam olmak. Kırmak yoksulluğun, yoksunluğun belini. Şehre göçer göçmez okula yazılır Ahmet Oğlan. Okulun en birincisi olur. Her şey iyi gidiyor derken, babası başka akıllara uyar, ortaokul lise yerine onu “hoca”ya göndermeyi, İmam Hatip’e vermeyi koyar kafasına.

Ahmet direnir annesiyle el ele verip. Ne de olsa Irazca’nın torunudur. Babasına rağmen bitirir ortaokulu liseyi, girer Ankara’da Siyasal’a. Fakülte’de yeşil parkalı “abi”lerle tanışır. Anlar öğretilenler başka, hayat başka. Yoksulların, emekçilerin yanında yer alır, gün olur coplanır, gün olur hapislere düşer… Kara Ahmet Destanı, bir çocuğun direnerek gün gün nasıl aydınlığa çıktığını anlatıyor; aynı zamanda emekçilerin, yoksulların ve tıpkı Ahmet Oğlan gibi onların yanında umuda yürüyenlerin mücadelesini dile getiriyor. (LİTERATÜR, 2024)

Bir Efsane

Yusufçuk Kuşu

Bizim burda dağda bir çoban vardır. Çobanın iki çocuğu vardır; biri erkek, biri kız. Erkeğin adı Yusuf’tur, kızın adı pek söylenmez. Bir gün gelir çocukların anneleri ölür. E tabi ne olacak bir evde bir kadının olması gerekir muhakkak. Adam bir daha evlenir fakat gelen anne, üvey anne çocuklara iyi davranmaz onları çalıştırır. Biraz da boylarından büyük işlere falan sokar. Çok da serttir; çocuklara karşı acımasızdır, onlara kuzu güttürür. İşte bir gün kuzular kaybolur. Yusuf ile ablası aramaya giderler. Aramaya giderler zira kuzuları bulamazlarsa üvey anneleri bunlara büyük bir ceza verecektir, bu cezadan korkarlar. Akşam olur, ablası Yusuf’a “sen şu taraftan git, ben bu taraftan gideyim. Değişik yerlerde arayalım” der. Yusuf bir süre gider ondan sonra “bulamadım” diye döner gelir. Fakat kız inat eder; illaki bulayım diye düşünür, zaman geçer bulamaz. Bunun üzerine üvey annenin vereceği eziyete katlanmaktansa dua eder “Allahım, beni kuş et” der. Tabi bu dileği yerine gelir ve kuş olur. Bu arada kuzular eve bi şekilde gelmiştir. Kız gelmeyince Yusuf’la babası onu aramaya çıkarlar. İşte belli bir yere vardıklarında çalıda bir kuş öter. ‘’Yusuf, kuzuları buldun mu buldun mu buldun mu’’ şeklinde. Böyle sürekli öter. Tabi bulamazlar kızı ve kızın, bu kuş olduğu kanaatine varırlar. Kuşa da Yusufçuk kuşu ismini verirler. Yusuf Yusuf dediği için.

Bir Kelime

Bılla : Ağa hanımı, büyük abla

Bir Deyiş

Ateş demekle ağız yanmaz.